Metabolik alkaloz, vücutta asit-baz dengesinin bozulması sonucu kandaki pH’ın yükselmesi ve alkali hale gelmesidir. Genellikle mide asidinin aşırı kaybı (uzun süreli kusma, mide tüpü ile sıvı çekilmesi), aşırı diüretik kullanımı, potasyum veya klor eksikliği gibi durumlarda ortaya çıkmaktadır.
Metabolik Alkaloz Nedir?
Metabolik alkaloz, vücudun asit-baz dengesinde alkali yönde bir kayma meydana gelmesi sonucu gelişen klinik bir tablodur. Normal şartlarda vücut, kanın pH düzeyini dar bir aralıkta (yaklaşık 7,35–7,45) tutarak hücrelerin sağlıklı çalışmasını sağlamaktadır. Ancak metabolik alkalozda, özellikle bikarbonat düzeyinin artması ya da asit kaybının fazla olması nedeniyle pH yükselir ve 7,45’in üzerine çıkar. Bu durum genellikle uzun süreli ve şiddetli kusmalar, mide sıvısının tüple boşaltılması, potasyum veya klor kaybı, böbrek hastalıkları, aşırı diüretik kullanımı veya bazı hormonal bozukluklarla ilişkilidir.
Klinik olarak hastalarda halsizlik, kas seğirmeleri, kramplar, baş dönmesi, çarpıntı, sinirlilik ve ciddi durumlarda bilinç bulanıklığı ortaya çıkabilmektedir. Tedavi yaklaşımında temel amaç, alkaloza neden olan altta yatan faktörün ortadan kaldırılması, sıvı-elektrolit dengesinin sağlanması ve gerekirse damar yoluyla uygun elektrolit replasmanı yapılmasıdır. Erken tanı ve doğru tedavi uygulanmadığında, bu durum ciddi kardiyak ve nörolojik komplikasyonlara yol açabilmektedir.
Metabolik Alkaloz Türleri Nelerdir?
Metabolik alkaloz; klorür duyarlı (salin cevaplı), klorür dirençli (salin cevapsız) ve kompansatuvar olmak üzere üç ana gruba ayrılmaktadır. Duyarlı tip genellikle kusma, mide aspirasyonu ve diüretik kullanımıyla; klorür dirençli tip ise hormon bozuklukları ve potasyum eksikliğiyle ilişkilidir.
Klorür Duyarlı (Salin Cevaplı)
Klorür Duyarlı (Salin Cevaplı), vücuttan mide asidinin veya sıvısının kaybı sonucunda ortaya çıkar ve genellikle kusma, mide sondası ile mide içeriğinin alınması ya da diüretik ilaçların kullanımıyla gelişmektedir. Bu durumlarda vücutta hem asit kaybı hem de klorür ve sıvı kaybı meydana gelir. Sonuç olarak böbrekler asit-baz dengesini koruyamaz ve alkalin bir ortam oluşmaktadır. “Klorür duyarlı” olarak adlandırılmasının nedeni, bu tür metabolik alkalozun genellikle damar yoluyla verilen salin (tuzlu serum) ve potasyum replasmanı ile düzeltilmesidir.
Klorür Dirençli (Salin Cevapsız)
Bu tür genellikle hormon fazlalıkları (örneğin primer hiperaldosteronizm, Cushing sendromu) veya şiddetli potasyum eksikliğine bağlı gelişir ve serum fizyolojik tedavisine yanıt vermez.
Kompansatuvar Metabolik Alkaloz
Kompansatuvar, kronik solunum asidozunda görülen bir denge mekanizmasıdır. Solunum yolu ile yeterli karbondioksit atılamadığında kanda asit birikir ve bu durumu dengelemek için böbrekler devreye girmektedir. Böbrekler, fazla asidi tamponlamak amacıyla bikarbonat geri emilimini artırmaktadır. Bu süreç, kan pH’ını daha stabil tutmaya yardımcı olur. Ancak aynı zamanda metabolik alkaloz tablosu oluşturmaktadır.
Belirtileri Nelerdir?
- Kas seğirmesi
- Kas krampları
- Halsizlik
- Yorgunluk
- Baş dönmesi
- Konsantrasyon güçlüğü
- Bulantı
- Kusma
- Solunum yavaşlaması
- Kalp ritim bozuklukları
- Karıncalanma veya uyuşma hissi
- Tetani (şiddetli kas kasılmaları)
Metabolik Alkaloz Nasıl Teşhis Edilir?
Metabolik alkaloz tanısı, öncelikle hastanın klinik belirtileri ve öyküsü ile başlamaktadır. Laboratuvar testleriyle kan pH’sı ve bikarbonat (HCO₃⁻) düzeyleri değerlendirilir. Yüksek bikarbonat ve artmış pH metabolik alkalozu göstermektedir. Ayrıca elektrolitler, özellikle potasyum ve klorür seviyeleri kontrol edilmektedir. Arteriyel kan gazı (AKG) analizi, asit-baz dengesini ve olası solunum kompansasyonunu belirlemek için kullanılır. Gerekirse idrar klorür düzeyi ölçülerek klorür duyarlı veya dirençli tip ayrımı yapılmaktadır. Tüm bu bulgular birlikte değerlendirildiğinde metabolik alkalozun tipi ve nedeni belirlenebilmektedir.
Metabolik Alkaloz Tedavi Yöntemleri
Metabolik alkaloz tedavisi, öncelikle altta yatan nedenin düzeltilmesine dayanmaktadır. Klorür duyarlı tiplerde, damar yoluyla verilen tuzlu sıvı ve potasyum replasmanı ile durum hızla düzelebilmektedir. Klorür dirençli tiplerde ise altta yatan hormonal dengesizliklerin veya potasyum eksikliğinin tedavisi gerekir. Hafif vakalarda sadece sıvı ve elektrolit dengesinin sağlanması yeterliyken, şiddetli vakalarda asit-baz dengesini düzeltmek için bazı ilaçlar veya intravenöz asidik çözeltiler kullanılabilmektedir. Ayrıca, tedavi sürecinde hastanın elektrolitleri ve kan pH’ı düzenli olarak izlenmektedir.
Sık Sorulan Sorular
Şiddetli kas spazmları, kalp ritim bozuklukları, halsizlik ve konsantrasyon sorunları.
Diüretik kullanımı ve kusma gibi durumlarda sıvı-elektrolit dengesine dikkat ederek önlenebilmektedir.
Hafif vakalarda doktor önerisiyle sıvı ve elektrolit dengesi sağlanabilmektedir. Ciddi durumlarda mutlaka hastane tedavisi gereklidir.