-
Nedir
Subdural Hematoma, iyi huylu beyin kanaması türü olarak tanımlanabilir.
-
Belirtileri
Uyku bozuklukları, yoğun uyku isteği, konuşma problemleri, bölgesel kuvvet kaybı ve nöbetler, subdural hematomanın belirtileri arasındadır.
-
Nedenleri
Kafaya alınan küçük bir darbe ile oluşan küçük kanamaların zamanla büyümesi ve beyin dokusu ile kafa tası arasındaki bölgede şişme yapmasıyla oluşur.
-
Tedavisi
Kanamanın bölgedeki kalınlığı 1 santimetreden küçükse ilaç, büyük ise cerrahi operasyon ile tedavi edilir.
Migren ağrısı, sıradan bir baş ağrısı değildir. Tedavisi yapılabilen bir nörolojik hastalıktır. Migren, hastaların doktorlara en sık başvuru yaptığı hastalıklardan birisi olarak öne çıkar. Özellikle kadınlar, bu rahatsızlıktan erkeklere göre daha çok şikayetçi olurlar. Yer yüzündeki kadınların yüzde 5’te 2’sinin erkeklerde ise 5’te 1’inin migren ağrıları yaşadığı belirtilmektedir. Bu hastalık genel olarak zonklamalarla ve şakak kısmında oluşan ani ve kesin ağrılarla kendisini gösterir. İnsan hayatını ve konforunu oldukça derinden etkileyen bu hastalığı uzman nöroloji doktorları tedavi edebilmektedir.
Migren Ağrısı
Migren, en sık baş ağrısı nedenlerinden biridir. Ataklar halinde gelir, ataklar arasındaki süre kişiden kişiye farklılık gösterir ve sürekli olarak kendisini tekrarlar. Ataklarda, aslında sadece ağrı olmaz, ağrıdan önce beyinde bir çok bölgede olaylar zinciri başlar. Migreni tetikleyen (bu her hasta için farklı bir neden olabilir, ya da bir neden olmaz), beyin zarında ve beyin zarı damarlarında bir çeşit iltihaplanma başlatır. Daha sonrasında şiddeti değişen baş ağrısı ortaya çıkar. Migren ağrısı sırasında hastalar çoğunlukla ışık, ses, baş hareketinin ağrıyı artırdığını belirtirler. Ağrının karakteri sıklıkla tek taraflı ve zonklayıcı tarzdadır. Atak sırasında ağrının süresi ağrı kesici alınmadığında 4 saat ile 3 gün arası sürebilir.
Migren Belirtileri
Migren ataklarının genel olarak başladığı yaş aralığının 20 ile 30 arası olduğu düşünülmektedir. Bunun yanında çocukluk ve ergenlik döneminde migren tanısı koyulan hastalar da yok değildir. Migrenin dört farklı belirtisi ya da dönemi var denebilir. Bunlar, prodrom, aura, atak ve postdrome olarak isimlendirilir.
Prodrom
Prodrom, migren hastalığının ön dönemi olarak tanımlanabilir. Ağrıların başlamasından yaklaşık olarak 2 – 3 gün öncesini kapsar. Bu süreçte hastalar, migren atağı öncesi çeşitli küçük ön belirtiler yaşarlar. Bu belirtiler genel olarak, iştahsızlık, uykusuzluk, aşırı idrara çıkma isteği, psikolojik değişimler ve kabızlık olarak görülebilir.
Aura
Migren ağrısını baş ağrısından ayıran en büyük belirti auradır. Aura, her hastada görülmez. Çoğu hasta, aurasız ataklar yaşarlar. Fakat aura yaşayan ve başı ağıran hastalar büyük olasılıkla migren atağı geçiriyordur. Bu konuda en doğru teşhisi doktorlar yapmaktadır. Auralar genel olarak, duyusal his kaybı, konuşma zorluğu, görme problemleri ve uyuşmalar olarak kendisini gösterirler.
Migren Atağı
Migren atakları genel olarak eğer tedavi edilmiyor ise 4 saat ile 72 saat arasında değişiklik göstererek hastanın hayatına büyük zarar verir. Ataklar kendisini nadir gösterebilirken, bazı hastalarda her ay hatta bazı hastalarda her hafta bile ortaya çıkabilir. Bu süreçte atak geçiren bir hastanın görme bozuklukları yaşaması, kalp ağrısı ve mide bulantısı yaşaması, kusma yaşaması, baş dönmesi ve hatta bayılması mümkündür.
Postdrome
Postdrome, migren atağının sonrasındaki dönem olarak tanımlanabilmektedir. Hastaların genel olarak yorgun, bitkin ve bir nebze de olsa rahatlamış hissederler. Bu süreçte hastalar dinlenmek isterler. Genel olarak baş dönmesi, aşırı yorgunluk ve sese karşı hassasiyet yaşarlar. Bu süreçte doktorların tavsiye edeceği çeşitli ilaçlar kullanılabilmektedir.
Hangi Durumlarda Nöroloji Doktoruna Gidilmelidir?
Migren hastalarının ya da henüz migreni olduğunu bilmeyenlerin en büyük hatası, ağrıları kendi kendilerine atlatmaya çalışmalarıdır Bu süreçte mutlaka bir nöroloji uzmanına görünmek gerekmektedir. Nöroloji uzmanları, gereken tedavi planını oluşturacağı gibi, aynı zamanda faydalı tavsiyelerde de bulunabilir. Ayrıca hastalık şüphesi duyanların, eğer ağrılarının şiddeti ve sıklığı artıyor ise mutlaka nöroloji uzmanında görünmeleri tavsiye edilir. Genel olarak aşağıda listelenenlerden birkaçını taşıyor iseniz, bir nöroloji uzmanına görünmelisiniz.
- Aniden gelen şiddetli baş ağrısı
- Yüksek ateş
- Ense sertliği ve ağrısı
- Öksürük ya da efor sarf etme ile başlayan baş ağrısı
- Kafa travması sonrası baş ağrısı
- 50 yaş üstü yeni başlayan ağrılar
Migren Tanısı
Migren hastalarında nörolojik muayenede bir problem gözlenmez, tanı doktorun hastadan iyi öykü alması ve hasta şikayetlerinin değerlendirilmesi ile koyulur. Migren tanısı koymak için hastaya şu soruları sormak gerekir:
- Ağrı ataklar şeklinde mi oluyor?
- Bu tekrarlayan ağrılar birbirine benziyor mu?
- Ağrı şiddetli mi, tek taraflı mı?
- Ağrı sırasında sesten, ışıktan rahatsız oluyor mu, ağrı sırasında başını hareket ettirince ağrı artıyor mu, ağrı sırasında bulantı oluyor mu?
- Ağrı hasta uyuduğunda çok azalıyor ya da geçiyor mu?
- Migrenin çeşitleri nelerdir?
Auralı ve Aurasız Ağrılar
Migrenin ‘aurasız’ ve ‘auralı’ olmak üzere 2 tipi vardır. En sık olan ve görülen türü ‘aurasız’ denen, sadece başağrısının olduğu migrendir. Daha seyrek olan ‘Auralı migren’de ise, ağrıdan hemen önce veya ağrıyla birlikte 5 ila 60 dakika kadar sürebilen, tek ya da çift taraflı olabilen görsel problemlerdir. Görememe veya puslu görme, ışıklı noktalar veya dalgalanan çizgiler görme şeklinde semptomlar görülür. Auralı migreni olan hastalarda, yaşadıkları her baş ağrısı atağında illa aura olacak diye de bir kural yoktur. Aura sadece görme belirtisi şeklinde olmayabilir. Beraberinde konuşmada tutukluk veya kelimeleri karıştırma, ya da yüzde veya bir taraftaki kolda uyuşma şeklinde de görülebilir. Nadiren de olsa aura felç şeklinde sonuçlanabilir ve bu felç durumu bir güne kadar uzayabilir, ya da çift görme, şiddetli dengesizlik gibi auralar da yaşanabilir. Bu tip atakları olan hastalar için komplike migren tabiri kullanılabilir.
Migren Tanısı İçin Ek Tetkikler
Daha önce de belirtildiği gibi, migren tanısı çoğunlukla hastadan alınan öykü ile koyulur, ancak zaman zaman bilgisayarlı tomografi ya da manyetik rezonans görüntüleme gibi görüntüleme tetkikleri ile diğer baş ağrısı nedenlerinin dışlanması ihtiyacı olabilir. Hastalarda görüntüleme yöntemleri çoğunlukla normal sonuçlar verir.
Migren En Sık Kimlerde Görülür?
Migren, genetik yatkınlığa sahip bir baş ağrısı türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Henüz tam bir tedavisi bulunmayan bu hastalığın, ancak atak dönemlerinde tedavisi uygulanabilmektedir. Öte yandan bu atakların sık tekrar etmemesi adına da önleyici tedaviler mümkündür. Kadınlar, erkeklere göre daha sık hastalık şikayetinde bulunmaktadır. Bu durum kadınlarda menopoz sonrasında erkeklerle aynı seviyeye iner. Bir diğer hastalık sebebi de strestir. Stres, bu hastalık için ateşleyici güç olarak belirtilebilir. Yoğun stres yaşanması, kişilerde bu hastalığın görülmesine neden olur. Öte yandan, ekonomik ve sosyal gücü yüksek insanlarda daha sık bu hastalık görülmektedir. Çünkü bu tip insanlar ve özellikle kadınlar, hem iş hayatının yükünü hem de ev hayatının yükünü bir arada götürürler. Bu da, migrene sebep olabilir. Migren ağrısı problemi yaşayan kişilerin iş hayatlarında yaşadıkları problemleri azaltmaları gerekmektedir.
Migren ve Risk Faktörleri
Kimlerin migren hastası olabileceği yönünde yapılan çalışmalarda, bazı risk faktörleri belirlenmiştir. Örneğin, eğer ailesinde bu hastalığa sahip olan biri var ise, o ailedeki herkes risk grubu içerisinde yer alır. Bunun yanında, 20 ile 30 yaş arası grupta bulunan insanlar da yine risk grubu içerisinde kabul edilir. Öte yandan kadınlarda, erkeklere göre çok daha yüksek seviyelerde bu hastalık görüldüğü ispatlanmıştır. Hatta çok sayıda kadın, migren ağrılarının hamilelik döneminde başladığını veya bu süreçte çok daha ilerlediğini belirtebilir. Yine doğum sonrası dönemdeki kadınlarda, bu atakların başlama ihtimali yüksektir.
Migren ile Ortaya Çıkabilecek Hastalıklar
Migren hastalığı, yanında çok sayıda farklı hastalık da getirebilir. Bu hem migrenden kaynaklı hastalıklar olabileceği gibi, migreni kontrol altına almak için uygulanan tedavi ile birlikte, tedaviden kaynaklı olabilecek hastalıkları da kapsar. Bir diğer deyiş ile hem migren nedeni ile hem de migren tedavisi nedeniyle başka hastalıkların ya da rahatsızlıkların görülmesi mümkündür. Bu kapsamda şu hastalıklar ve rahatsızlıklar görülebilir:
- Mide ve bağırsak problemleri: Yüksek dozda ve düzenli olarak kullanılan ağrı kesicilerden kaynaklı olarak karın ağrıları, kanamalar, gastrit ya da ülser görülebilmektedir. Ayrıca bağırsak hastalıkları da yaşanabilir.
- Aşırı ağrı kesici ilaç kullanımı, ilaçların etkisini kaybetmesine ve ilaçtan dolayı baş ağrısı yaşanmasına sebebiyet verebilir. Bu bir döngü olarak karşımıza çıkar ve daha fazla ağrı kesici ilaç kullanımına hastayı iter. Bu durum ağrıların daha kronikleşmesine sebebiyet verir ve bu kısır döngüyü durdurmak için mutlaka doktorlardan yardım istenmelidir.
- Serotonin problemi, nadir de gözükse, vücudun aşırı dozda serotonin sendormuna muhatap bırakılmasıdır. Serotonin sorunları yaşanmaması adına mutlaka doktor kontrolünde ilaç kullanmak gerekir.
- Düzenli devam eden migren ataklarına müdahale etmeme sonucunda kronik migren yaşanabilir. Ayrıca, migren statusu olarak da tanımlanan yani 3 gün süren rahatsızlıklar da ortaya çıkabilir. Migrenle yalnız başına baş etmek oldukça yanlış bir tercihtir.
- Migren atağı geçtiği halde inatla devam eden auralar, beyinde kalıcı doku hasarına neden olabilmektedir. Bu noktada mutlaka bir MR ile görüntüleme yapılması gerekir.
- Bir saatten uzun süren auralar yüzünden beyin damar tıkanıklığı yaşanabilmektedir. Bu noktada mutlaka bir nöroloji uzmanı ile görüşmek ve gereken beyin görüntülemelerini gerçekleştirmek gerekir.
Migreni Tetikleyen Faktörler
- Migreni ortaya çıkartan ve tetikleyen etkiler ya da faktörler bireyden bireye farklılık gösterebilmektedir. Bir insanda atağa sebep olan faktör, bir başka insanda herhangi bir atağın başlangıcı olmaz. Dolayısıyla her bireyin, kendi ağrılarını tetikleyen faktörlerini öğrenmesi gerekmektedir. Genel olarak ağrıları tetikleyen faktörler ise şu şekilde sıralanabilir:
- Bazı yiyecekler (Çikolata, peynir gibi…)
- Düzensiz uyku
- Öğün atlama ve dengesiz beslenme
- Yoğun egzersiz yapma
- Hiç egzersiz yapmama
- Parlak ışıklar
- Duygusal ve psikolojik ruh hali
- Alkollü içecekler
Her hastanın kendi tetikleyici faktörlerini zaman içerisinde belirlemesi, gelecek hayatındaki yaşam konforu açısından büyük önem taşır. Bu sayede destekleyici ve koruyucu tedavi ile birlikte, ataklar minimum seviyeye indirilebilmektedir. Tetikleyici faktörlerin belirlenmesinde, atak günlüğü tutulabilmektedir.
Kahve ve Migren
Yapılan araştırmalar, kafeinin migren hastalığına iyi geldiğini ortaya koymaktadır. Ağrılarla birlikte kullanılan ilaçların yanına kafeinli ilaçların eklendiği durumlarda etkinin yüzde 40’a kadar arttığı yönünde yapılan çalışmalar bulunmaktadır. Fakat, kafeinli içeceklerin bu hastalığa iyi geldiği ile ilgili hiçbir araştırma yoktur. Hatta kafeinli içecekler, migren hastalarına tavsiye edilmemektedir.
Migren Hastalarının Yapması Gerekenler
Migren hastasının ağrı ataklarının şiddeti ve sıklığına göre tedavisi düzenlenir. Hasta doktoruyla ilişkisini kesmemelidir. Migren ataklarından kurtulmanın en önemli kuralı migrenli kişinin migrenini tetikleyen faktörlerden kaçınmalıdır. Her migrenli için tetikleyiciler aynı olmayabilir fakat genelleme yapacak olursak migrenli insanların kaçınması gerekenler düzensiz uyku (uykusuz kalmak veya alıştığından geç uyanmak), aç kalmak, rüzgarda dolaşmak, çok aydınlık ortamlarda güneş gözlüksüz dolaşmak, sabah duş alıp dışarı çıkmak, efor harcatan sporlar olarak sayılabilir. Tetikleyen faktörler kontrol altına alındığında yüzde 50, hatta daha fazla oranda atak sıklığı azalabilir.
Migren Tedavisi
Migren tedavisindeki amaç, ağrı bölgesinde yaşanan hassasiyet ve damarların etrafında yaşanan semptomları baskı altına alabilmektir. Bu süreçte hem koruyucu yani önleyici tedavi hem de direkt olarak atak tedavisi uygulanır. Eğer hastanın ağrıları seyrekse (ayda bir iki kez görülüyorsa) sadece atak sırasında tedavi önerilir. Ağrılar ayda dördün, beşin üzerine çıkmışsa, ağrılar çok şiddetliyse ve uzun süre devam ediyorsa koruyucu tedavi denen düzenli bir tedaviyle başlanır. Koruyucu tedavi sürecinde epilepsi, depresyon ve hipertansiyon gibi hastalıklara da iyi gelen ilaçların kullanıldığı bilinmektedir. Koruyucu olarak kabul edilen bu ilaçlar, migren ağrısı sıklığını azaltmak için kullanılır. İlaç tedavisinin planını doktorlar, hastalarının ağrı sıklıklarına ve şiddetlerine bakarak planlar. Yine hamile ya da emziren anneler için geçerli bazı ilaçlar, hastalığın tedavisinde kullanılamaz. Doktorlar hamiye ya da emziren anneler için bebeğe zarar vermeyen ilaçları tavsiye ederler.
Migren Atağı Tedavisi
Atak tedavisinde hastanın ağrısını geçirmek ve varsa bulantı ve kusmayı önlemek birincil amaçtır. Ağrı için en sık kullanılan ilaçlar, triptan grubu ağrı kesicilerdir. Triptanlar beyin zarındaki damar sistemi üzerine ve sinir sistemine geçişini ve sinir sisteminde algılanmasını bloke ederek migren atağını önlüyorlar. Bulantı ve kusma için de anti-emetik grubu ilaçlar yazılır.
Koruyucu ve Önleyici Tedavi
Kronik olarak ağrı yaşayan ve bir ay içerisindeki atak sayıları dördü geçen hastalarda ve ağrıları çok şiddetli olan hastalarda sadece atak dönemlerinde değil, düzenli olarak ilaç kullanımı yapılabilmektedir. Bu tarz ilaç kullanımları ile migren ataklarının önüne geçilmeye çalışılır. Buna koruyucu tedavi adı verilmektedir. Bu koruyucu tedavi süreci, sürekli olarak devam eder ve her gün düzenli olarak ilaç kullanılır. Bu tedavi minimum 6 ay sürer. Tedavide kullanılan ilaçlar, çok çeşitli gruplara dahil olabilmektedir. Depresyon, epilepsi ya da tansiyon ilaçlarına bu süreçte başvurulabilmektedir.
Soğuk Havalar ve Migren Ağrısı
Hastaların ortak şikayeti, değişen havaların ağrı atakları yaratması yönündedir. Migren problemi yaşayanlar, hava değişimi ve soğuyan havaların baş ağrısı yaptığını söylerler. Henüz soğuyan havalar ile migren ağrılarının ilişkisini ortaya çıkartabilen bir bilimsel çalışma yapılmamışsa da, hava değişimlerinin migreni tetiklediği yönünde paylaşımlar mevcuttur. Soğuk havalar, rüzgarlı havalar, parlak ve yoğun güneş ışığı, nemli havalar ve basınç migreni tetikleyebilir.
Ataklara Karşı Alınabilecek Önlemler
Migren ataklarına karşı çok sayıda önlem alınabilir. Bu önlemler hem koruyucu hem de ağrıların hikayesini ölçen türden olur. Eğer ataklardan şikayetleri olan biri, ağrı günlüğü tutmaya başlar ise, kendisine neyin iyi ya da neyin kötü geldiğini bilebilir veya keşfedebilir. Unutulmamalıdır ki, atakları tetikleyen örneğin soğuk havalar gibi sebeplerin önüne geçilemeyebilir. Ama bu sebeplerden kaçınılabilinir. Öte yandan birden fazla sebebin aynı anda oluşmasının da önüne geçilebilir. Örneğin, havanın kötü olduğu bir gün dışarı çıkarken, aynı gün vücudu aç ve susuz bırakmayarak, migren atağına zemin hazırlanmayabilir. Bu kapsamda şu önlemler alınabilir:
- Ağrı günlüğü tutmak
- Sağlıklı ve düzenli beslenmek
- Bol miktarda su tüketmek
- Düzenli spor yapmak
- Düzenli uyku uyumak
- Stresten uzak durmaya çalışmak
- Tedavileri aksatmadan uygulamak
Sıkça Sorulan Sorular
Migren olup olmadığı nasıl anlaşılır?
Şiddetli baş ağrısı ile direkt olarak kendini belli eder. Aynı zamanda bulantı, ses ve ışığa duyarlılık gibi belirtiler de görülebilir.
Migren nasıl geçer?
Bol bol su içilebilir, baş bölgesine soğuk uygulamalar yapılabilir, baş ve şakak bölgesine lavanta yağı sürülebilir.
Migren için hangi testler yapılır?
Hastanın fizik ve nörolojik muayene bulgularına göre tetkik yapılıp yapılmayacağına karar verilir. Bazı kişilerde kan tahlilleri, beyin tomografisi veya MR gibi görüntüleme tekniklerine başvurulur.