Düşük (Abortus) Belirtileri, Türleri ve Nedenleri

gebelikte düşük tehlikesi yaşayan kadın

İçindekiler

Ücretsiz Danışmanlık Alın

Düşük, tıp literatüründe abortus olarak anılmaktadır. Genellikle gebeliğin ilk yarısından (20. haftaya girmeden) önce farklı nedenlere bağlı olarak meydana gelir. Gebelikte düşük riski ortalama ilk 8 haftayı kapsamaktadır, ancak bu 13. haftaya kadar da çıkabilir.

[trobsbanner]

Düşük (Abortus) Nedir?

Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) tanımına göre düşük, 20 haftadan küçük 500 gr. ağırlığındaki bir fetüsün uterus dışında yaşama yeteneği kazanamadan dışarı atılması, yani gebeliğin sonlanmasıdır. Bu tanım ile DSÖ düşük tanısı için fetüsün ağırlığı ve gebelik sürecini iki kriter olarak belirlemiştir. Gebelikte düşük riski genellikle ilk 3 aylık süreçte görülmektedir. Bu kaybın en önemli nedenlerinden birisi ise, kromozom bozukluklarıdır.

Düşük Nedenleri

Son dönemlerde yapılan araştırmalara göre bugün her sekiz kadından birinin gebeliği düşükle sonlanmaktadır. Bunun pek çok nedeni olmakla birlikte en sık görülenleri; kromozom anomalileri, çoğul gebelikler ve ilaç, radyasyon alımı gibi nedenlerdir. Genel olarak bebek kayıplarının yaşanmasında etkili olan diğer sebepler ise şu şekildedir:

  • Rahimde oluşan şekil bozuklukları,
  • Hormonal hastalıklar,
  • Tiroid problemleri,
  • Sigara ve alkol kullanımı,
  • Obezite,
  • Enfeksiyon,
  • Düşük bağışıklık sistemi,
  • Genetik nedenler,
  • Üreme sistemindeki yapısal anomaliler
  • Myomlar,
  • Korpus luteum yetmezliği,
  • Asherman sendromu,
  • Sistemik lupus (SLE),
  • Polikistik over hastalığı (pCOS),
  • Kontrol edilemeyen şeker hastalığı,
  • Böbrek hastalıkları,
  • Endometriozis,
  • Kalp ve damar hastalıkları,
  • Kronik astım,
  • Madde kullanımı.

Bebek kayıplarının birçoğu önlenemese de en azından düşük tehdidini azaltmak için alınabilecek bazı önlemler bulunmaktadır. Bunların arasında özellikle sigara ve alkol tüketimini bırakma, sağlıklı kiloda kalma ve sağlıklı beslenme gibi yaşam pratiklerini alışkanlık edinmek sayılabilir. Bunlarla birlikte kişisel hijyene dikkat edildiği ve diğer insanlarla sosyal mesafenin korunduğu durumlarda enfeksiyon kapma riski de en aza indirilmiş olur.

Düşük Türleri

Hamilelik döneminde görülen bebek kayıpları, tek bir nedene bağlı olmayıp farklı türde görülebilmektedir. Genel olarak görülen abortus türleri şunlardır:

Erken Düşük

Erken gebelik kayıpları, hamlelik dönemlerinde sık karşılaşılan bir durumdur. Genellikle ilk 12 hafta içinde görülmektedir. Kendini çoğunlukla şiddetli pelvik ağrılar, uterin krampları ve vajinal kanamalarla göstermektedir. Bununla birlikte erken dönemde görülen kayıpların büyük bir çoğunluğu bebekte bulunan kromozom anormalliklerinden kaynaklanmaktadır.

Geç Düşük

Gebeliğin 12 ile 22. haftalarını kapsayan abortuslardır. Ağır gelişim anomalileri, enfeksiyonlar, rahim ağzı yetmezlikleri ve rahim şekil bozuklukları bu dönem içinde görülen kayıpların başlıca nedenleri arasındadır. Bununla birlikte 12. haftadan sonra yapılan rutin muayenelerde düşük riski anlaşılabilmektedir. Bu sebeple rutin gebelik kontrollerinizi aksatmadan yaptırmanız, düşük riski taşıyıp taşımadığınızı öğrenmeniz bakımından oldukça önemlidir.

Kendiliğinden Düşük (Spontan Abortus)

Herhangi bir müdahaleye gerek kalmadan, uterusun kendiliğinden rahim dışına atılmasıdır. Nedenlerinin başında genellikle servikal yetmezlik, bebekteki kromozom anormallikleri, myomlar ve stres gelmektedir. Bunlarla birlikte bilinçsiz ilaç kullanımı, enfeksiyon ve uterusa ait travmalar da spontan abortusa neden olabilir.

Abortus İmminens (Düşük Tehdidi)

Gebeliğin ilk 3 ayında görülen vajinal kanamaların olması durumudur. Bu durumda rahim içinde yaşayan bir bebek olmasına rağmen vajinal kanamalar gerçekleşir ve düşük tehdidi oluşturur. Belirtileri arasında alt karın bölgesinde ağrı ve kanamalar vardır. Kanamaların rengi bize durumun ciddiyeti hakkında bir fikir vermektedir. Açık kırmızı renginde olan bir kanamalar yeni başlayan bir kanama olduğuna işaret eder. Bu da tehlikenin fazla olduğunu gösterir. Bununla birlikte koyu renkli kanamalar ise daha az risklidir. Abortus imminens riski bulunan anne adaylarının en az 4 hafta süre ile yatak istirahati şarttır. Aynı zamanda bu süre içinde cinsel ilişkiden uzak durmak ve ağır işlerden kaçınmak gereklidir.

Kaçınılmaz Düşük (Abortus Insipiens)

Abortus insipienste, var olan vajinal kanamalarla birlikte rahim ağzı açıktır. Şiddetli ağrılar ve kanama ile kendini belli eden insipiense, kontrollü bir kürtaj ile hemen müdahale edilmesi gereklidir. Müdahale edilmeyen durumlarda kanama kontrol alınmayabilir ve anne adayının hayatı da tehdit altına girebilir. Bununla birlikte kaçınılmaz düşükte, gebeliğin devam ettirilmesi gibi bir durum söz konusu değildir.

Tam Düşük (Abortus Completus)

Rahimde gebeliğe ait olan tüm materyalin (fetüs, plasenta, amniyon kesesi ve zarı) rahim kasılmaları ve şiddetli kanama ile tamamen dışarı atılmasıdır. Bu durum gerçekleştikten sonra rahim içinde hiçbir doku kalmaz. Özellikle gebeliğin ilk 5 haftalık döneminde rahim içi doku hacmi az olduğundan kasılmalar ile tam düşük gerçekleşme olasılığı yüksektir. Kanama ve ağrılar, düşük gerçekleştikten sonra azalarak kaybolur. Bu durumun tanısı ise ultrason muayenesi ile konulmaktadır. Kadın doğum uzmanı muayene sırasında rahim içinde artık materyal kalıp kalmadığını anlayabilir.

Tam Olmayan Düşük (Inkoplet Abortus)

Burada obortus completusta gerçekleşen tam kayıp olmamaktadır. Yani kanama ve rahim kasılmaları ile gebelik materyalinin sadece bir kısmı dışarı atılmaktadır. Yani, abortus tam olarak gerçekleşememektedir. Bu durumda rahimde kalan artık materyal, farklı komplikasyonlara sebep olabileceğinden vakit kaybetmeden müdahale edilmesi gereklidir. Aynı zamanda bu tür kayıpları 10. haftadan sonra pek sık rastlanmaz.

Artık Materyal

Rest abortus olarak isimlendirilen bu durum, düşük yaptıktan sonra rahim içinde gebelik ürünlerinin bir kısmının kalmış olmasıdır. Rahimde artık materyalin tespit edilmesi halinde vakit kaybetmeden küretaj işlemi yapılmalıdır. Aksi halde hastada enfeksiyonla birlikte bazı komplikasyonlar gelişerek hayati risk oluşturur. Rest abortus olması halinde, geçmeyen vajinal kanamalar görülür. Ancak alanında uzman bir kadın hastalıkları ve doğum hekimi tarafından yapılacak olan ultrason muayenesi ile rahim içinde kalan dokular kolaylıkla tespit edilebilir.

Boş Gebelik (Blighted Ovum, Anembriyonik Gebelik)

Anembriyonik gebelikte, rahim içinde amniyon kesesi ve plasenta oluşur, ancak bunların içinde bebek bulunmaz. Halk arasında su hamileliği olarak da anılan bu durum, yalnızca ultrasonografi ile teşhis edilebilmektedir. Ultrasonda gebelik kesesinin boş olduğu gözlemlenerek kesin tanı konulur. Bununla birlikte blighted ovumda, hastadan kan ve idrar tahlilleri alındığında gebelik testleri pozitif çıkar. Ancak rahim içinde sağlıklı bir gebelik bulunmamaktadır. Bu durumun tek tedavisi ise, kürtaj yapılarak hamileliğin kontrollü bir şekilde sonlandırılmasıdır. Ayrıca bu tür gebeliklerin genellikle adet düzensizliği yaşayan kadınlarda görülme olasılığı fazladır. O sebeple özellikle gebelik öncesinde adet düzensizliği yaşayan anne adaylarının rutin kontrollerini aksatmaması çok önemlidir.

İsteğe Bağlı Düşük

Sağlıklı bir gebelik sürecinden geçilmesine rağmen anne ve baba adaylarının kendi rızası ile gebeliğin sonlandırılması işlemidir. İsteğe bağlı düşükler halk arasında genellikle, ‘küretaj’ olarak anılmaktadır. Bununla birlikte Sağlık Bakanlığı2nın bu işlem için koymuş olduğu yasal sınır, gebeliğin 10. haftasıdır.

Kimyasal Gebelik

Diğer adıyla biyokimyasal gebelik olarak bilinen bu durum, normal bir gebelik değildir. Kimyasal gebelikte, döllenen yumurta sağlıklı bir embriyo gelişimi gösteremez ve gebelik yalnızca laboratuvar testleri ile tespit edilebilir. Kan tahlillerinde BHCG düzeyi yüksektir ancak rahim içinde sağlıklı gebelik materyalleri oluşmaz. Yani, embriyo rahim içine yerleşemez ve fark edilmeden düşer. Herhangi bir cerrahi veya tıbbi müdahaleye gerek kalmadan kimyasal gebelik sonlanmaktadır. Hastalar ise genellikle bunu normal bir adet kanaması zannederler. Bu hastalıkta düzenli olarak yapılacak olan gebelik testleri ile düşüğün gerçekleşip gerçekleşmediği kontrol edilmektedir.

Fark Edilmemiş Düşük (Missed Abortus)

Rahim içinde embriyonun ölmesine rağmen kanama veya düşük ile sonuçlanmaması halidir. Bununla birlikte missed abortus, aradan uzun süre geçtiğinde bile fark edilemeyebilir. Ölü embriyo, zaman içinde kirli kanamaya neden olur. Ayrıca bu durum ne kadar uzarsa anne adayının hayatı da o kadar tehlikeye girer. Ancak gelişen sağlık teknolojileri ve sık kontroller nedeniyle fark edilmemiş düşük yaşama riski çok azdır. Bu tür durumlar genellikle rutin muayeneler sırasında erkenden tespit edilmektedir.

Tekrarlayan Düşükler

Üç veya daha fazla kendiliğinden bebek kayıplarının gerçekleşmesine verilen isimdir. Genellikle 35 yaş üzerinde hamile kalan kadınlarda ve daha önce iki defa abortus yaşayanlarda görülme riski çok fazladır. Bunların yanında kronik hastalıklar, hormonal dengesizlikle ve annenin genel sağlık durumu ile ilgili nedenlere bağlı olarak da gelişebilir. Bu kayıplar arttıkça anne adayının canlı doğum yapma ihtimali de azalmaktadır. Riskli gebeliklerde genellikle uzun süreli yatak istirahati önerilir.

Tekrarlayan düşükler, çoğunlukla tüp bebek tedavileri ile önlenebilmektedir. Bu yeni bir tedavi yaklaşımıdır. Genetik incelemeler, anti kardiyopilin antikorları, tiroid hormonları ve prolaktin gibi kan testleri yapılarak yumurtaların kusurlu olup olmadığına bakılmaktadır. Kusurlu bulunduğu takdirde, tüp bebek tedavisi ile daha sağlıklı yumurtalar rahim içine nakledilerek bu problemin önüne geçilmektedir.

Septik Abortus

Spontan veya diğer düşükler sırasında enfeksiyon görülüğü durumlarda, istenmeyen gebelik olarak ortaya çıkmaktadır. Bu tür enfeksiyonlar kontrasepsiyonun uygulanmadığı yerlerde sık olarak görülmektedir. Kanama, pis kokulu akıntı, karın ağrısı ve yüksek ateş en çok görülen belirtiler arasındadır. Bunların dışında tedavisi, uterus içinde kalan parçaların kürtajla temizlenmesidir. Bundan sonra tamamlayıcı tedavi olarak antibiyotik tedavisi uygulanmaktadır.

Düşük Belirtileri

Gebelik döneminde düşük yapmak veya bunun gerçekleşmesi ihtimali anne adaylarını en çok korkutan risklerden birisidir. Özellikle evde düşük yapmak gibi bazı durumlarda, bu durum fark edilemeyebilir. Böyle zamanlarda anne adayının hatai risk altındadır. Çünkü içerde kalan gebelik materyalleri veya durmayan kanama vb. gibi bulgular ağır kompilasyonların görülmesine neden olabilmektedir. Bu sebeple anne adaylarının gebelik süreçlerini yakından ve bilinçli bir şekilde takip etmeleri çok önemlidir. Bunlarla birlikte hamilelik döneminde görülen bazı belirtiler bebek kaybı yaşama ihtimaliniz olduğuna veya o an kaybın yaşandığına işaret edebilir. Genel olarak görülen belirtiler ise şu şekildedir:

  • Kahverengi veya açık kırmızı renkte kanama,
  • Koyu ve pis kokulu vajinal akıntı,
  • Bulantı ve kusma,
  • Yüksek ateş,
  • Halsizlik,
  • Sırt ağrısı,
  • Şiddetli karın ağrısı.

Gebelikte Adet Görülür mü?

Normal bir gebelik sürecinde adet görülmesi imkansızdır. Bununla birlikte gebelikte çeşitli nedenlere bağlı olarak görülen bazı kanamalar, adet kanaması zannedilmektedir. Ancak hamilelik döneminde görülen tüm anormal rahim kanamaları genel olarak bebek kaybı tehdidine işaret etmektedir. Erken doğum riskleri ya da diğer patolojik durumlara bağlı olarak kanamalar olmaktadır. Bu durum göz ardı edildiği takdirde hem anne hem bebek için çok olumsuz sonuçlar doğurur.

Düşük Yapma Yöntemleri

Bazı durumlarda anne adayları istenmeyen gebeliği sonlandırmak için düşük hapı almak vb. gibi çeşitli yöntemlere başvurmaktadırlar. Ancak kendi kendinize uygulayacağınız yöntemler, sağlıklı ve olması gereken yöntemler değildir. Eğer istenmeyen bir gebelik yaşıyorsanız, bunun için küretaj yapan sağlık merkezlerine başvurmanız gereklidir. Alanında uzman bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanı tarafından yapılacak olan muayene ve karar sonrasında sağlıklı yöntemlerle gebeliğinizi sonlandırabilirsiniz.

Genel olarak görülen istem dışı düşük türleri yukarda belirtildiği gibidir. Bunun dışında anne adaylarının kendi çabaları ile yapmaya çalıştıkları düşükler ilkel yöntemler olup, mutlaka bir uzman hekimden yardım almanız gerektiğini belirtmemizde fayda var.

Düşük Yapmak Nelere Yol Açar?

En çok görülen komplikasyonlar arasında kanama ve enfeksiyon vardır. Kanamanın fazla olduğu durumlarda anemi (kansızlık) gelişebilir ve sonuçta hipovolemik şok gelişebilir. Bunun dışında rahimde kalan parçalar ilerde bazı hastalıklara neden olarak anne adayı için hayati risk teşkil eder. Yaşanan bebek kayıplarının ardından mutlaka belirli bir süre doktor kontrolü ve izlemi gerekmektedir. Kan kaybına bağlı anemi gelişen durumlarda da genellikle damar yolu ile kan nakli yapılabilmekte veya kan ilaçları uygulanmaktadır.

İmplantasyon Kanaması

İmplantasyon kanamaları gebeliğin ilk haftalarında damla damla olarak gelişen normal bir durumdur. Genellikle sperm ve yumurta hücresinin birleşmesiyle oluşan blastokistin rahimde yuvalanmasıyla meydana gelmektedir. Bu kanama bazı anne adayları tarafından beklenilen adet kanaması olarak yorumlanır ve çoğu durumda ileri haftalara kadar gebe kalındığı anlaşılmaz. Bu durumda ultrason muayeneleri esnasında bebek, son adet dönemi tarihine göre olması gerekenden daha büyüktür.

Düşük Tedavisi

Öncelikle detaylı bir ultrasonografik inceleme ile bebeğin canlı veya ölü olduğu saptanır. Rahim ağzında genişleme belirlenmediği durumlarda bebek kaybı kendiliğinden gerçekleşmez. Bu durumlarda anne adayına genellikle uzun süreli yatak istirahati önerilmektedir. Bununla birlikte cinsel ilişkiye girilmemesi ve ağır işler yapmaktan kaçınılması gerekmektedir. Daha önce abortus öyküsü olan anne adaylarına çoğunlukla progesteron uygulanmaktadır. Bunların dışında bazen tedaviye rağmen bebek kayıpları meydana gelir. Ancak süreç tamamlanmaz. Rahimden yalnızca fetüs atılır, plasenta ve diğer parçalar içerde kalır. Bu durumda cerrahi tedavisi gerekebilir. Yani rahmin genel sağlık durumuna göre küretaj da olabilir, ihtiyaca göre daha büyük bir işlem de gerekebilmektedir. Müdahaleden sonra hastalar kendilerine gelip, kanama olmayacağı anlaşılıncaya kadar hastanede birkaç saat gözlem altında tutulmakta ve ardından taburcu edilmektedir.

Gebelikte Vajinal Kanaması Olanlar için Öneriler

Öncelikle şunu belirtmemiz gerekir ki, gebelik döneminde yaşayacağınız her türlü kanama hem sizin hem bebeğiniz için büyük risk oluşturmaktadır. Bu sebeple hamilelik döneminizde vajinal kanamanız olması halinde hiç vakit kaybetmeden kadın hastalıkları ve doğum uzmanınıza başvurun. Bazı durumlarda kanamalarla birlikte büyük parçalar da düşmektedir. Bu parçaları atmayıp doktor muayenesine giderken yanınızda götürmeniz, incelenmesi açısından faydalı olur. Bunların dışında bebek rahim içinde ölü halde olup, yine de gebelik testlerinin pozitif çıktığı durumlar olmaktadır. Yine ölü fetüs ve su gebeliği gibi durumların muayene sırasında daha kolay ve hızlı tespit edildiği için kontrollerinizi aksatmamanız büyük önem taşımaktadır.

Bir kere bebek kayına uğrayan anne adaylarının rahim hastalıkları veya genetik yatkınlık olup olmadığına dair detaylı bir bilgi edinmesi gereklidir. Bu sebeple düşükten sonra doktorunuzla görüşüp, detaylı bir tahlil ve inceleme yaptırmanız sonraki gebelikleriniz için fayda sağlar.

 

Sık Sorulan Sorular

Kaç haftalık düşüklerde kürtaj gerekmez?

Genellikle 6-7 haftadan küçük gebeliklerde kayıp yaşandığında süreç, kendiliğinden yani tıbbi bir müdahale olmadan sonlanmaktadırlar. Bununla birlikte gebelik büyüdükçe düşük sonrası bazı parçaların rahim içinde kalma ihtimali artar. Parça kalması durumunda hemen müdahale edilmezse, uzayan kanamalar ve enfeksiyon riski artabilmektedir.

İlk aylarda bebek neden düşer?

İlk aylarda genellikte fetüste görülen anormallikler ve kromozom bozukluklarından kaynaklı kayıplar görülebilmektedir. Şimdiye kadar yapılan çalışmalar ilk ay bebek kayıplarının yaşanmasındaki en etkili sebebin, kromozom anormallikleri olduğunu ortaya koymuştur. Bunların yanında anne ve babaya bağlı sorunlar ile çevresel etmenler d rol oynamaktadır.

Düşük olursa kan rengi nasıl olur?

Düşüğün türüne göre kan rengi farklılık göstermektedir. Açık kırmızı veya koyu kahverengi olabilir. Bununla birlikte, en yaygın belirtiler arasında karın ağrısı, kasılma ve kramplar da kanamaların yanında görülmektedir.

Paylaş:

⚠️ Yasal Uyarı

“Bu internet sitesinin içerikleri, siteye giriş yapan hastaların ve ziyaretçilerin güncel bilgilere ulaşabilmesi adına hazırlanmıştır. Sitedeki bilgilerin, sağlık alanında tanı, tedavi ya da ilaç reçetesi gibi bir özelliği bulunmamaktadır. İnternet sitemiz, sağlıkla ilgili bütün konuların ancak, doktor muayenesi ile teşhis ve tedavi edilebileceğini savunmaktadır. Sitede yer alan bütün bilgiler doktor muayenesine teşvik amacıyla hazırlanmaktadır. Doğru bilgiyi her zaman doktorlardan alabilirsiniz. Sitede yer alan bilgilerin yanlış anlaşılmasına bağlı olarak ortaya çıkabilecek mağduriyetlerden internet sitemiz sorumlu değildir. Site içerisindeki bilgilerin kopyalanarak, başka internet sitelerinde kullanılması kesinlikle yasaktır. İnternet sitemizdeki bilgiler, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu hükümlerince, internet sitesinin sahibinin iznine bağlı olarak kullanılabilmektedir. Siteye giriş yapan tüm ziyaretçiler, yukarıda yer alan yasal uyarıyı bütünüyle ve şartsız olarak kabul etmiş sayılır.

Yorum Yap

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Ücretsiz Danışmanlık Alın

İçindekiler

Avicenna MAG

İlgili İçerikler

Hemofobi (Kan Korkusu) Nedir?

Hemofobi (Kan Korkusu) Nedir?

Hemofobi halk arasındaki adıyla kan korkusu, yaralanma, kan görme veya iğne gibi durumlardan panik olma ve korkma durumudur. Kan korkusu olan kişiler, sadece kandan değil,

Sosyal Anksiyete(Sosyal Fobi) Nedir?

Sosyal Anksiyete(Sosyal Fobi) Nedir?

Sosyal anksiyete diğer adıyla sosyal fobi, kişinin başka insanlarla iletişime geçtiğinde hissettiği korku ve endişedir. Sosyal anksiyete bozukluğu olan kişiler, biriyle tanışmaktan, flört etmekten, hatta

Niktofobi (Karanlık Korkusu) Nedir?

Niktofobi (Karanlık Korkusu) Nedir?

Niktofobi halk arasındaki adıyla karanlık korkusu, dünya genelinde yaygın olan fobilerden biridir. Niktofobi, kişinin karanlıktan aşırı bir şekilde korkmasına neden olan bir fobi türüdür. Karanlık

Klostrofobi (Kapalı Alan Korkusu) Nedir?

Klostrofobi (Kapalı Alan Korkusu) Nedir?

Klostrofobi halk arasındaki adıyla kapalı alan korkusu, kişilerin kapalı alanlara karşı olan korku ve kaygısıdır. Kapalı alan korkusu olan kişiler, asansör, tünel, metro gibi kapalı

🇹🇷 المستشفى الأكثر ترجيحاً في تركيا لمتحدثي اللغة العربية في عام ٢٠٢٣